The river continuously flows to the sea, it will never pause to let us cross on dry land.
The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
Worm castings continually enrich the soil.
- Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
I'm constantly telling her to behave herself.
- Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
I am constantly forgetting names.
- Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
You cannot get along with him because he speaks continuously.
- O sürekli olarak konuştuğu için onunla anlaşamazsın.
People are changing continuously.
- İnsanlar sürekli olarak değişiyorlar.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.