I remember what he said.
- Onun ne söylediğini hatırlıyorum.
Bogdan said he would be there tomorrow.
- Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
She told me that she had bought a CD.
- Bana bir CD aldığını söyledi.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
Say it in another way.
- Onu başka bir şekilde söyle.
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
This is confidential, I can only tell him personally.
- Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
Can you please tell me what time the train leaves?
- Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
He received a telegram saying that his mother had died.
- O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.
He began by saying that he would not speak very long.
- O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
- Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.
He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.