sâlih

listen to the pronunciation of sâlih
التركية - الإنجليزية
(isim) Sutable (or good)
fit
suitable
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) dîne uygun. hayırlı fiil, iyi iş, işe yarar, uygun, elverişli, iyi; haklı olan, itikatlı, dindar, dinî emirlere uyan
(Adlar, İsimler) Haklı olan, itikatlı, dindar, dinî emirlere uyan
(Adlar, İsimler) Hayırlı fiil, iyi iş, işe yarar, uygun, elverişli, iyi
(Adlar, İsimler) Dîne uygun
Dinin buyruklarına uygun davranan
SALİH
(Osmanlı Dönemi) (A.S.) Büyük peygamberlerden olup Hicaz ile Şam arasında oturmuş olan Semud kavmine gönderilmişti. Semud kavmi Âd kavminden sonra Arap yarımadasında kuvvet ve ma'muriyet bulup küfür ve dalâlete meyl ile putlara ibadet ediyorlardı. Salih (A.S.) kendilerini hak dine davet etmiş ise de, inanmayıp kendisinden mu'cize istemeleri üzerine; Allah, bir kayadan bir dişi deve çıkarmış ve deve derhal yavrulamış; bu hayvanla yavrusuna bakılması Salih Peygamber tarafından kavmine tavsiye olunduğu halde, bunlar deveyi dahi öldü
SALİH
(Osmanlı Dönemi) Faziletli, ehl-i takva olan
SALİH
(Osmanlı Dönemi) (A) (Salâh. dan) İşe yarar, elverişli, uygun, iyi. Haklı olan, itikatlı, dindar, dinî emirlere uyan
SALİH
(Osmanlı Dönemi) Kara yılan
SALİH
(Hukuk) Elverişli