I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.
This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
- Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
I am sure you will take an active role in your new position.
- Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
Jane saw the students acting well on the stage.
- Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
Tom acted the part of a sailor.
- Tom bir denizci rolü oynadı.
I have an important part.
- Önemli bir rolüm var.
I'm starting to like such roles.
- Böyle rolleri sevmeye başlıyorum.
Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area.
- Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.
Fol-de-rol and fiddle dee dee and fiddley faddley foddle. All the wishes in the world are poppycock and twaddle. -- lyrics to Richard Rogers' Cinderella.
I learned a lot from watching, but the part that I should have studied harder was the roller. The names of the writers went on for ever.
Yol silindiri caddeyi düzleştiriyor.
- The road roller is levelling the street.
Yol silindiri gürültülü.
- The road roller is noisy.
Yol silindiri caddeyi düzleştiriyor.
- The road roller is levelling the street.
Yol silindiri gürültülü.
- The road roller is noisy.
Tekerlekli patenle kaymak eğlencelidir.
- Roller skating is fun.
Mary bir arkadaşıyla tekerlekli paten kaymaya gitti.
- Mary went rollerskating with a friend.