Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.
- Prices are still on the rise.
Vandalizm yükselişte.
- Vandalism is on the rise.
Kalkma zamanı, Johnny.
- Rise and shine, Johnny.
Onunla maaş zammınızı ne zaman görüşeceksiniz?
- When are you going to approach him about your pay rise?
Nüfus artışı, ciddi sosyal sorunlara yol açmıştır.
- Population growth has given rise to serious social problems.
Geçen yıl fiyatlarda makul bir artış vardı.
- There was a modest rise in prices last year.
Davalı lütfen ayağa kalkın.
- The defendant will please rise.
Onunla maaş zammınızı ne zaman görüşeceksiniz?
- When are you going to approach him about your pay rise?
Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
- This river rises in the mountains in Nagano.
Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?
- Does depreciation of the yen give rise to inflation?
Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
- I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
Fiyatlar yükselmeye devam etti.
- Prices continued to rise.
Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
- Thoughtless speech may give rise to great mischief.
O, ciddi bir soruna neden olabilir.
- It may give rise to serious trouble.
Fiyatlar yükselmeye devam etti.
- Prices continued to rise.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices will continue to rise.
Gül yetiştirmekte iyiyim.
- I am good at raising roses.
Güller çiçek açmışlar.
- The roses are in bloom.
Yükselen güneş gökyüzünü parlak bir renk karışımıyla süsledi.
- The rising sun bathed the sky in a brilliant blend of colours.
Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.
- A rising tide lifts all boats.
Doğan güneş ne kadar güzel!
- How beautiful the rising sun is!
Yarın erken kalkarsan, doğan güneşi görebilirsin.
- If you get up early tomorrow, you can see the rising sun.
Rise and Shine sleepy head.
Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
- Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
- The index rose 4% from the preceding month.
Pembe ve gül benzer renklerdir.
- Pink and rose are similar colors.
Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
- She looks at the world through rose-colored glasses.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Maliyetler yükselmeye devam etti.
- The costs kept rising.
Dünya nüfusu yükselmeye devam ederse herkesi nasıl besleyeceğiz?
- How will we feed everyone if the world's population keeps rising?
Estetik kliniklerini ziyaret eden insanların sayısı bu son yıllarda artmaktadır.
- The number of people who visit aestethic clinics have been on the rise these last years.
Vandalizm yükselişte.
- Vandalism is on the rise.
ABD ve Rusya arasındaki gerginlikler yükselişte.
- Tensions between the USA and Russia are on the rise.
Bir şişe roze, lütfen.
- A bottle of rosé, please.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
- We'd like a bottle of rosé.
Bu yüksek katlı binanın beş asansörü var.
- This high-rise building has five lifts.
Nehrin su seviyesi yükseldi.
- The river's water level has risen.
Nehrin su seviyesi yükseldi.
- The level of water in the river has risen.
Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
- The rising sun seen from the top was beautiful.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
- We'd like a bottle of rosé.
Yaz mevsiminde sıcaklık yükselir.
- In summer the temperature rises.
The governor just gave me a rise of 2-pounds-6.
And still the hours passed, and at last I knew by the glimmer of light in the tomb above that the sun had risen again, and a maddening thirst had hold of me. And then I thought of all the barrels piled up in the vault and of the liquor that they held; and stuck not because 'twas spirit, for I would scarce have paused to sate that thirst even with molten lead.
I went along up the bank with one eye out for pap and t'other one out for what the rise might fetch along.
The rise of his pants was so low that his tailbone was exposed.
We watched the balloon rise.
He is risen!.
To his comic fury and shame, the traveller's 'master part' fails to rise to the occasion, and the girl's innocence is preserved.
Lord willing and the creek don't rise, we'll have that new barn finished in time for the harvest.
Ahmadinejad is no simpleton. . . . His Holocaust denial is a flagrant ploy—the easiest way to get a rise out of the Jewish community.
rose pink colour:.
... industry has come roaring back and housing has begun to rise. But we all know that we've ...
... care. The rise in the fraction of elderly poses an increasing challenge to a relatively ...