Tom muazzam servetin, onun emrinde olduğunu iddia etti.
- Tom claimed that the enormous property was at his disposal.
Sıradan insanlar muazzam bir güce sahip.
- Ordinary people possess enormous power.
Fil kocaman bir yaratıktır.
- The elephant is an enormous creature.
Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.
- She lives alone in a house of enormous dimensions.
Karısına çok büyük bir servet bıraktı.
- He left his wife an enormous fortune.
O, çok büyük bir evde yaşar.
- He lives in an enormous house.
Filler iri bir hayvandır.
- An elephant is an enormous animal.
Kuzenlerim arasında, bilirsiniz, en iri göğüsleri olan bir kız var.
- Among my cousins, you know, there's a girl with the most enormous breasts.
Bir fil çok büyük bir hayvandır.
- An elephant is an enormous animal.
Yeni bina çok büyüktür.
- The new building is enormous.
Aşırı derecede eğlendim, inan bana.
- I enjoyed myself enormously, believe me.
all shall be rather enforced than hindered, except they be dismembered, or grievously deformed, infirm, or visited with some enormous hereditary disease is body or mind .