Fiyatlar saçma bir biçimde düşük.
- The prices are ridiculously low.
Kendimi Breaking Bad'in sonunun gülünç bir şekilde aceleye getirildiğini düşünmekten alıkoyamıyorum - yine de çok güzel bir dizi ama daha iyi olabilirdi.
- I can't help but feel like the ending of Breaking Bad was ridiculously rushed, still an amazing show but it could've been better.
Ben bu gülünç pahalı elbiseyi hak edecek ne yaptım?
- What did I do to deserve this ridiculously overpriced dress?
Senin fikrin gülünç. Gülünç mü?
- Your idea is ridiculous. It is?
Bunun gülünç olduğunu düşündüğünü biliyorum.
- I know you think this is ridiculous.
Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?
- Whoever told you such a ridiculous story?
Kes şunu. Saçmalıyorsun.
- Stop it. You're being ridiculous.
Muhtemelen komik görünüyorum.
- I probably sound ridiculous.
O şimdiye kadar duyduğun en komik şey.
- That's the most ridiculous thing I've ever heard.
Adam's hair is ridiculous.
... ridiculously tall shoes. ...