Fiyatlar saçma bir biçimde düşük.
- The prices are ridiculously low.
Burada fiyatlar gülünç derecede düşüktür.
- The prices here are ridiculously low.
Ben bu gülünç pahalı elbiseyi hak edecek ne yaptım?
- What did I do to deserve this ridiculously overpriced dress?
O kadar gülünç değil.
- It's not that ridiculous.
Kendimi Breaking Bad'in sonunun gülünç bir şekilde aceleye getirildiğini düşünmekten alıkoyamıyorum - yine de çok güzel bir dizi ama daha iyi olabilirdi.
- I can't help but feel like the ending of Breaking Bad was ridiculously rushed, still an amazing show but it could've been better.
O ne saçma bir fikir!
- What a ridiculous opinion that is!
Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?
- Whoever told you such a ridiculous story?
Ne komik bir karşılaştırma!
- What a ridiculous comparison!
Umarım komik olmak seni öldürmez!
- Hopefully, being ridiculous doesn't kill you !
Adam's hair is ridiculous.
... ridiculously tall shoes. ...