restless; disturbed by pain, anxiety, or the like; disquieted; perturbed

listen to the pronunciation of restless; disturbed by pain, anxiety, or the like; disquieted; perturbed
الإنجليزية - التركية

تعريف restless; disturbed by pain, anxiety, or the like; disquieted; perturbed في الإنجليزية التركية القاموس.

uneasy
{s} huzursuz

Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti. - She felt uneasy when the children did not come home.

Ben bütün gece üşüdüm ve huzursuz hissettim. - I felt cold and uneasy all night.

uneasy
tedirgin

Tom hakkında biraz tedirgin hissediyorum. - I feel a little uneasy about Tom.

Onun mektuplarını gördüğünde kendini biraz tedirgin hissetti. - When he saw her letter, he felt somewhat uneasy.

uneasy
rahatsız

Sami kendini gerçekten rahatsız hissetti. - Sami felt really uneasy.

Haber bizi rahatsız ediyor. - The news makes us uneasy.

uneasy
{s} tedirgin; huzursuz; endişeli, kaygılı
uneasy
endişelendirici
uneasy
kaygılandırıcı
uneasy
vesveseli
uneasy
endişeli
uneasy
{s} rahatsız eden
uneasy
endişe eden
uneasy
{s} sıkıntılı
uneasy
kuşku
uneasy
{s} zor
uneasy
{s} tutuk
uneasy
(sıfat) huzursuz, rahatsız, endişeli, tedirgin, rahatsız edici, endişe verici, sıkıntılı, zor, tutuk
uneasy
uneasilyrahatsızmış gibi
uneasy
{s} endişe verici

Endişe verici bir sessizlik vardı. - There was an uneasy silence.

الإنجليزية - الإنجليزية
uneasy
restless; disturbed by pain, anxiety, or the like; disquieted; perturbed
المفضلات