Taro güçlü bir sorumluluk duygusuna sahiptir.
- Taro has a strong sense of responsibility.
O, beni daha fazla sorumluluktan kurtarıyor.
- That absolves me from further responsibility.
Suçlama doğru değildi.
- The charge was not true.
Cumhuriyetçi liderler suçlamayı reddetti.
- Republican leaders denied the charge.
Cep telefonumu şarj etmeliyim.
- I need to charge my cellphone.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
- In brief, you should have accepted the responsibility.
Grup bombalama sorumluluğunu üstlendi.
- The group claimed responsibility for the bombings.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Batarya tam olarak şarj oldu mu?
- Is the battery fully charged?
Ben bu sorumluluğu Tom'a yükleyemem.
- I can't burden Tom with that responsibility.
Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.
- Tom currently faces charges of aggravated assault.
Tom saldırı ve darp ile suçlandı.
- Tom has been charged with assault and battery.
Tom resmi olarak görevlendirilmedi.
- Tom hasn't been officially charged.
Sevmesen bile bu görevi almalısın.
- Even if you do not like it, you must take charge of it.
The child was in the nanny's charge.
Responsibility is a heavy burden.
The responsibility of the great states is to serve and not to dominate the world - Harry S. Truman.
... life and liberty. We have a responsibility to protect the lives and liberties of our ...
... The second thing is that, to bring back the responsibility ...