Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
الإنجليزية - التركية
تعريف respectful of privacy or secrecy; quiet; diplomatic في الإنجليزية التركية القاموس.
- discreet
- {s} sağduyulu
Tom çok sağduyuludur.
-Tom is very discreet.
Tom oldukça sağduyulu oluyor, değil mi?
-Tom is being quite discreet, isn't he?
- discreet
- {s} ağzı sıkı
Çok ağzı sıkı olacağım.
-I'll be very discreet.
Merak etme Mary, ben ağzı sıkı olacağım.
-Don't worry, Mary, I'll be discreet.
- discreet
- {s} ihtiyatlı
Annesi çocuğu ihtiyatlı biçimde gözledi.
-His mother discreetly kept an eye on the boy.
Tom bana Mary'nin ihtiyatlı olacağını düşündüğünü söyledi.
-Tom told me that he thought Mary would be discreet.
- discreet
- {s} tedbirli
- discreet
- saygılı
- discreet
- dikkatli ve nazik
- discreet
- sakınımlı
- discreet
- akıllıca
- discreet
- basiret
- discreet
- basiretle
- discreet
- {s} denli, tedbirli; ağzı sıkı, ağzından çıkana dikkat eden
- discreet
- {s} sır saklayan
- discreet
- {s} ketum
- discreet
- ihtiyat
Tom bana Mary'nin ihtiyatlı olacağını düşündüğünü söyledi.
-Tom told me that he thought Mary would be discreet.
Tom ihtiyatlı bir şekilde partiden erken ayrıldı.
-Tom discreetly left the party early.
- discreet
- basiretli
- discreet
- akıllı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف respectful of privacy or secrecy; quiet; diplomatic في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- discreet
John just doesn't understand that laughing at Mary all day is not very discreet.
respectful of privacy or secrecy; quiet; diplomatic
الواصلة
re·spect·ful of pri·va·cy or secrecy; quiet; dip·lo·ma·ticالنطق
Resimler
السابق
المفضلات