تعريف repairs في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} tamirat
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
- (isim) tamirat
- tamir etme
- repair
- tamir
Saatimi John'a tamir ettireceğim.
- I am going to have my watch repaired by John.
Saatimi tamir ettirdim.
- I had my watch repaired.
- repair
- onarım
Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
- My house needs major repairs.
Cookie'nin evi onarımdadır.
- Cookie's house is under repair.
- repair
- tamirat
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
- repair
- onarmak
O, saati onarmak zorundadır.
- He has to repair the clock.
Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?
- Is it possible to repair the washing machine?
- repair
- tamir etmek
Arabayı tamir etmek çok paraya maloldu.
- It cost a lot of money to repair the car.
Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
- They have to repair their car.
- repairs and utilities
- (Askeri) FENNİ SIHHİ TESİSLER VE TAMİR PARÇALARI: Binaların, yapıların, arazinin, fenni ve sıhhi tesislerin ve diğer gayrimenkullerin onarımı, restorasyonu ve bakımı, bunlara ait yangından koruma tedbirleri, bu gibi mevcut tesislerde yapılacak değişiklikler, ilaveler veya genişletmeler, fenni ve sıhhi tesislerin faal halde tutulması, haşerata, kemirici hayvanlara ve diğer zararlı şeylere karşı alınacak tedbirlerle ilgili çalışmalar
- repairs parts list
- (Askeri) YEDEK PARÇA LİSTESİ, TAMİR PARÇALARI LİSTESİ: Belirli miktardaki nihai maddenin belirli bir süre bakımı için gerekli onarım parçaları, alet ve teçhizat toplam miktarını gösteren, yetkili makamlarca onaylanmış liste
- reasonable cost of repairs
- (Ticaret) makul onarım masrafı
- repair
- {f} tamir et
Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel kiraladım.
- I hired a professional to repair the stove.
Saatimi tamir ettirdim.
- I had my watch repaired.
- repair
- {i} hal
- repair
- {f} gitmek
- repair
- düzeltmek
- repair
- tamir yapmak
- repair
- yapmak
Tamir için ödeme yapmak zorunda kalacaksın.
- You're going to have to pay for the repair.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
- repair
- {f} yamamak
- repair
- (hatayı) düzeltmek
- repair
- {f} telâfi etmek
- repair
- {f} gidermek
- repair
- {f} zararını ödemek
- Repair
- tamiri
- one who installs and repairs tiles
- tek ve onarım fayans yükler
- repair
- {i} durum
- repair
- {f} çekilmek
- repair
- {i} barınak
- repair
- {i} sığınak
- repair
- şifa verme
- repair
- onarm
- annual repairs
- yıllık onarımlar
- annual repairs
- senelik tamiratlar
- are repairs included in the guarantee
- garanti tamiratı kapsıyor mu
- are the repairs covered by my insurance
- sigortam tamiratı kapsıyor mu
- crash repairs
- karoser tamiratı
- crash repairs
- İng. karoser tamiratı
- do you do repairs
- tamir yapıyor musunuz
- how much will the repairs cost, approximately
- tamirat ücreti ortalama ne kadar tutar
- major repairs
- esas onarımlar
- repair
- (Tıp) Tamir (etme)
- repair
- {i} tamir, onarma
- repair
- (Tekstil) rapor
- repair
- (Tıp) İyileştirme, şia verme
- repair
- repairmantamirci
- repair
- tam
Bu ayakkabıları tamir edebilir misin?
- Can you repair these shoes?
Saatimi John'a tamir ettireceğim.
- I am going to have my watch repaired by John.
- repair
- (Nükleer Bilimler) tamirat/onarım
- repair
- {f} onar
Bu arabanın onarıma ihtiyacı var.
- This car needs repairing.
Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
- My house needs major repairs.
- repair
- in good repair iyi hal
- repair
- repair shop tamirci dükkânı
- repair
- (Askeri) ONARMAK, TAMİR ETMEK: Belirli bir kusuru veya hizmete elverişsizlik durumunu gidermek suretiyle bir maddeyi hizmete elverişli duruma getirmek. Ayrıca bakınız: "overhaul", "rebuild"
- the repairs are not covered by the guarantee
- tamirat garanti kapsamında değil
- the repairs will take some time
- tamirat biraz zaman alır
- will you guarantee the repairs
- tamirat garantisi veriyor musunuz