Saatimi tamir ettirdim.
- I had my watch repaired.
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
Cookie'nin evi onarımdadır.
- Cookie's house is under repair.
Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
- After his knee repair, he could walk without pain.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?
- Is it possible to repair the washing machine?
Onu onarmak yaklaşık 2,000 yen'e mal olacak.
- It'll cost about 2,000 yen to repair it.
Bisikletimi tamir etmek 5,000 yen'e mal oldu.
- It cost me 5,000 yen to repair my bicycle.
Arabayı tamir etmek çok paraya maloldu.
- It cost a lot of money to repair the car.
Saatimi tamir ettirdim.
- I had my watch repaired.
Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
- After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.
Tamir için ödeme yapmak zorunda kalacaksın.
- You're going to have to pay for the repair.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Bu ayakkabıları tamir edebilir misin?
- Can you repair these shoes?
Bu arabanın tamire ihtiyacı var.
- This car needs repairing.
Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
- My house needs major repairs.
Tamirci onarımın uzun sürmeyeceğini söyledi.
- The mechanic said the repair would not take long.
our annual repair to the mountains.
I heard the visitors repair to their chambers. Jane Eyre, by Charlotte Bronte 1850.
If you look closely you can see the repair in the paintwork.