O bir ressam olarak uluslararası üne sahiptir.
- She has international renown as a painter.
Tom ünlü bir aşçıbaşı.
- Tom is a renowned chef.
O çok iyi bir pilot olduğu için ünlüydü.
- He was renowned to be a very good pilot.
Tom ünlü bir aşçıbaşı.
- Tom is a renowned chef.
Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
- Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
There sleep the mighty dead as in life they slept, warriors and princes of high renown.
a world-renowned flautist.