Hatta Tom bu sıcaklıkta çalışamayacağını söylüyor.
- Tom says he can't even work in this heat.
Tom sıcaklıktan dolayı neredeyse bayılacaktı.
- Tom almost passed out from the heat.
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
Let's race to the pub!
- Lass uns bis zur Kneipe um die Wette rennen!
He has the lead in the race.
- Er liegt beim Rennen in Führung.