الإنجليزية - التركية
تعريف relating to armies or ground forces في الإنجليزية التركية القاموس.
- military
- {s} askeri
Müttefik askeri liderler Japon planını yenmek için bir yol buldu.
-Allied military leaders found a way to defeat the Japanese plan.
Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?
-Do you know the name of the most successful military man from this area?
- military
- {s} askeri. i
- military
- {i} ordu
O askerdeyken, sıkı ordu kurallarına uydu.
-When he was in the military, he conformed to the strict army rules.
Amerika'daki raporlarda, Irak ordusu tarafından yapılan gerilla direnişi terörizm olarak adlandırılır.
-In reports in America, guerrilla resistance by the Iraq military is called terrorism.
- military
- (isim) ordu
- military
- militer
- military
- (Askeri) ASKERİ: Daha dar bir manada, yalnız kara ordusuna ait veya onunla ilgili
- military
- (sıfat) askeri
- military
- askerler
Askerler askeri bir araçta devriye giderler.
-Soldiers go on patrol in a military vehicle.
- military
- İz
Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.
-Tom liked to watch military documentaries.
- military
- MP As
- military
- "the" ile silâhlı kuvvetler
- military
- militarilyasker
- military
- ordu veya silâhlı kuvvetler tarafından yapılan
- military
- inzibat eri
- military
- military police askeri inzibat teşkilâtı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف relating to armies or ground forces في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- military
relating to armies or ground forces
الواصلة
re·lat·ing to armies or ground Forc·esالتركية النطق
rileytîng tı ärmiz ır graund fôrsîzالنطق
/rēˈlātəɴɢ tə ˈärmēz ər ˈground ˈfôrsəz/ /riːˈleɪtɪŋ tə ˈɑːrmiːz ɜr ˈɡraʊnd ˈfɔːrsɪz/
Resimler
السابق
المفضلات