Hükümet radikal reformlar yapmak zorunda.
- Die Regierung muss grundlegende Reformen durchführen.
Hükümet radikal değişiklikler yapmak zorunda.
- Die Regierung muss grundlegende Reformen durchführen.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Belediye idaresinin pek çok bürosu belediye binasındadır.
- Many offices of the municipal government are in the town hall.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Şehir yönetimindeki yozlaşmayı ortaya çıkardı.
- He exposed corruption in the city government.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Democracy is the worst form of government, except all the others that have been tried.
- Demokratie ist die schlechteste Regierungsform, abgesehen von allen anderen, die ausprobiert wurden.
Denying she was an anarchist, Katja maintained she wished only to make changes in our government, not to destroy it.
- Katja leugnete, dass sie eine Anarchistin war, indem sie behauptete, dass sie nur wünschte, Veränderung in unserer Regierung zu machen, nicht, sie zu zerstören.