regarding, concerning; next to; nearby; connected to

listen to the pronunciation of regarding, concerning; next to; nearby; connected to
الإنجليزية - التركية

تعريف regarding, concerning; next to; nearby; connected to في الإنجليزية التركية القاموس.

about
takriben

Bu takriben doğru görünüyor. - That seems about right.

Takriben senin yaşındayız. - We are about your age.

about
hemen hemen

Tom artık hemen hemen her yerde olabilr. - Tom could be just about anywhere by now.

Tom hemen hemen senin kadar uzun. - Tom is just about as tall as you are.

about
hakkında

Beynin fonksiyonu hakkında çalışıyorlar. - They study about the function of the brain.

Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme. - Don't say bad things about others.

about
aşağı yukarı

Aşağı yukarı katlanabileceğimin hepsi bu kadar. - This is about all I can put up with.

Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar? - About how much would it cost to have this chair repaired?

about
{e} konusunda

Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor. - Many people worry about paying their bills.

Sorun konusunda sessiz kaldı. - She kept silent about the problem.

about
{e} etrafında

Biz ateş etrafında dans ettik. - We danced about the fire.

Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı. - There was a high wall about the garden.

about
üzerine

Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı. - Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.

Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen. - Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.

about
buralarda

Buralarda anahtarımı kaybettim. - I lost my key about here.

Buralarda manzara çok güzeldir. - The scenery about here is very beautiful.

about
şuraya buraya
about
tahminen
about
emir Geriye don I about to come gelmek üzere beat about the bush bin dereden su getirmek
about
ötesinde berisinde
about
çevresine
about
etrafına

Tom ve arkadaşları ateşin etrafına oturdular, iyi eski günlerden bahsettiler. - Tom and his friends sat around the fire, talking about the good old days.

O, evin etrafına bakındı. - He looked about the house.

about
ile meşgul
about
her yerinde
about
havalisinde
about
için About facel
about
edat dair
الإنجليزية - الإنجليزية
{e} about