Mary özür dilemeyecek kadar çok inatçı.
- Mary is too stubborn to apologize.
Daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım.
- I have never come across such a stubborn person.
O bir katır kadar inatçı.
- He's as stubborn as a mule.
Tom bir katır kadar inatçı.
- Tom is as stubborn as a mule.