Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.
- In a sense you are right in refusing to join that club.
Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.
- I plan on refusing to do that.
Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.
- I plan on refusing to do that.
Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.
- In a sense you are right in refusing to join that club.
Tom Mary'nin yardımını reddetmekle hata yaptı.
- Tom was wrong to refuse Mary's help.
Bu reddetmek için zor bir teklif.
- That's a tough offer to refuse.
Onun teklifini reddetti.
- She refused his proposal.
Onun teklifini reddetti.
- She refused his offer.
Artık sana itaat etmeyi reddediyorum.
- I refuse to obey you any longer.
Ben artık o kızla kazları gütmeyi reddediyorum.
- I refuse to herd geese any longer with that girl.
I asked the star if I could have her autograph, but she refused.