My credit card was rejected by the ATM.
- Kredi kartım ATM tarafından reddedildi.
Tom's college application was rejected.
- Tom'un üniversite başvurusu reddedildi
Tom's proposal was denied.
- Tom'un önerisi reddedildi.
Her leave request was denied.
- Onun izin talebi reddedildi.
In 2012, Fadil's parole was refused for another 11 years.
- 2012'de Fadıl'ın şartlı tahliyesi 11 yıl daha reddedildi.
Tom's offer was refused.
- Tom'un teklifi reddedildi.
Tom's offer was declined.
- Tom'un teklifi reddedildi.
I declined for personal reasons.
- Ben kişisel nedenler için reddedildim.
He declined my proposal.
- O benim önerimi reddetti.
They declined our invitation.
- Onlar davetimizi reddetti.
Nobody here is denying that.
- Buradaki hiç kimse onu reddetmiyor.
I'm not going to deny it.
- Bunu reddetmeyeceğim.
My boss rejected the budget for the new project.
- Patron yeni proje için bütçeyi reddetti.
My neighbor rejected my request to cut his tree.
- Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.
I plan on refusing to do that.
- Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.
In a sense you are right in refusing to join that club.
- Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.
Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.
- Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.
She refused his proposal.
- Onun teklifini reddetti.
My neighbor rejected my request to cut his tree.
- Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.
The customer rejected everything that I showed her.
- Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.
Her parents disowned her and kicked her out of the house.
- Ebeveynleri onu evlatlıktan reddetti ve onu evden kovdu.
Tom's father disowned him.
- Tom'un babası onu evlatlıktan reddetti.