تعريف recording في الإنجليزية التركية القاموس.
- kayıt
Kayıtlar yerine mümkün olduğu kadar çok canlı TV izlemeye çalışıyorum.
- I try to watch live TV as much as possible instead of recordings.
Bodrumumuzu ses geçirmez hale getirdik ve onu bir kayıt stüdyosu olarak kullanıyoruz.
- We soundproofed our basement and use it as a recording studio.
- (Bilgisayar) kaydedilen
- (Bilgisayar) kaydediyor
Sami, Leyla'yı kaydediyordu.
- Sami was recording Layla.
Bu konuşmayı kaydediyor musun?
- Are you recording this conversation?
- kaydederek
- kaydedeci
- (Bilgisayar) kayıt için
- kaydedici
- (Bilgisayar) kaydediliyor
- (Bilgisayar) kaydederken
- {f} kaydet
Bizi şimdi kaydetmiyor musun?
- Aren't you recording us right now?
Bunu kaydetmiyor musun?
- Aren't you recording this?
- {i} bant
- (Tıp) Herhangi bir şekilde kaydetme, özellikle bir olayın seyrini çizelge halinde kağıt üzerine geçirme
- (Askeri) (INTELLIGENCE) HABERLERİN KAYIT VE SINIFLANDIRILMASI (İSTİHBARAT): Haber ve bilgilerin istihbarat bakımından işlemini kolaylaştırmak maksadıyla sistemli bir şekilde sınıflandırılması ve düzenlenmesi
- {s} zabıt
- {i} kayda geçme
- {i} zapta geçme
- {i} (kaset, plak v.b.'ne ait) kayıt
- {s} yazıcı
- plak
- {i} ses kaydı
Dan bir ses kaydı ile Linda'nın suçunu kanıtladı.
- Dan proved Linda's guilt with an audio recording.
- kayde
- kayt
- kayd
- record
- {f} kaydetmek
Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.
- A group of scientists stood by, ready to record the experiment.
Biyologlar balina aramaları kaydetmek için bir hidrofon kullandı.
- The biologists used a hydrophone to record whale calls.
- record
- plak
Ben tüm plakları sattım.
- I sold off all my records.
Bu plaklardan hiçbirini sevmiyorum.
- I don't like any of these records.
- record
- sicil
Bir iş adamı olarak iyi bir sicile sahip.
- He has a good record as a businessman.
Tom mükemmel bir sicile sahiptir.
- Tom has a perfect record.
- record
- kayıt
O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.
- recording company
- (Muzik) plak şirketi
- recording control
- (Bilgisayar) kayıt denetimi
- recording date
- (Bilgisayar) kayıt tarihi
- recording device
- kayıt elemanı
- recording device
- kayıt aygıtı
- recording engineer
- kayıt mühendisi
- recording formats
- (Bilgisayar) kaydetme biçimleri
- recording instrument
- (Bilgisayar,Teknik) kaydedici alet
- recording barometer
- yazıcı barometre
- recording density
- kayıt yoğunluğu
- recording studio
- kayıt stüdyosu
- recording stylus
- kayıt iğnesi
- recording technique
- kayıt tekniği
- recording van
- ses kayıt arabası
- recording amplifier
- kayıt kuvvetlendiricisi
- recording car
- ses kayıt arabası, seslendirme arabası
- recording head
- (bant) kayıt kafası
- recording mode
- modunda kayıt
- recording noise
- kayıt gürültüsü
- recording rain gauge
- yazıcı yağmur ölçeği, yağmur yazıcısı
- recording and registration
- kaydetme ve kayıt
- recording and registration
- kayıt ve sicil
- recording car
- seslendirme arabası
- recording car
- ses kayıt arabası
- recording density
- (Bilgisayar,Teknik) kaydetme yoğunluğu
- recording device
- kayit elemani, kayit aygiti
- recording hygrometer
- nem kaydedici
- recording input meter
- (Bilgisayar) kayıt giriş ölçer
- recording input monitor
- (Bilgisayar) recording ınput monitor
- recording input source
- (Bilgisayar) kayıt giriş kaynağı
- recording instrument
- (measuring) kaydedici olcme aleti
- recording level
- (Nükleer Bilimler) kayıt düzeyi
- recording level
- (Çevre) kayıt edilebilme düzeyi
- recording measuring instrument
- kaydeden ölçme aygıtı
- recording measuring instrument
- kaydeden olcme aygiti
- recording measuring instrument
- kaydedici ölçme aleti
- recording medium
- (Nükleer Bilimler) kayıdedici ortam
- recording medium
- kayıt evrakı
- recording meter
- (Bilgisayar) kayıt metre
- recording of commentary
- (Sinema) açıklama seslendirmesi
- recording rain gauge
- (Meteoroloji) yazıcı yağmur ölçeği
- recording rain gauge
- (Meteoroloji) yağmur yazıcısı
- recording session
- plak/bant kaydı için yapılan toplantı
- recording siphon
- (Telekom) kaydedici sifon
- recording src
- (Bilgisayar) kayıt src
- recording tape
- manyetik kayıt bandı
- recording target
- (Askeri) kayıt hedefi
- recording target
- (Askeri) İŞARETLEME HEDEFİ, KAYIT HEDEFİ: Atış cüzdanının (score book) arkasında bulunan ve; yapılan atışın bir kaydını muhafaza için vuruşların işaretlenmesine yarayan hedef resmi
- recording target
- (Askeri) işaretleme hedefi
- recording technique
- kaydetme tekniği
- recording thermometer
- yazar termometre
- recording van
- seslendirme arabası
- record
- {i} rapor
- record
- kayda geçirmek
- record
- kayda almak
- record
- (Politika, Siyaset) kayıt tutmak
- record
- kayıt etmek
- record
- yazmak kaydetmek
- record
- (Askeri) BİRBİRLERİYLE İLGİLİ VERİLER TOPLULUĞU, KAYIT MASRAFLARI KARŞILAMA, ÖDEME
- record
- (Tıp) Kayıt devamlı kalacak şekilde tesbit edilmiş kayıt
- record
- kayıt, kaydetmek kayıt
- record
- {f} kaydını yapmak
- record
- (Bilgisayar) kaydetme
Bu konuşmayı kaydetmemin bir sakıncası var mı?
- Would you mind if I record this conversation?
Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.
- A group of scientists stood by, ready to record the experiment.
- record
- belge
Belge kayıtları savaşın 1700 yılında patlak verdiğini yazıyor.
- The document records that the war broke out in 1700.
- record
- {i} tutanak
- record
- rekor
Tom dünya rekoru kırdı.
- Tom broke the world record.
O, üçlü atlamada yeni bir rekor kıracağından emin.
- He is sure to set a new record in the triple jump.
- audio recording
- (Bilgisayar) ses kaydederken
- record
- mazbata
- record
- (Tıp) rekord
- record
- (Ticaret) zabıt
- record
- teybe almak
- record
- tutanaklandırmak
- record
- en çok
- record
- rekor yapan
- record
- gizli
Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.
- The conversation was secretly recorded and used as evidence.
- record
- (Kanun,Ticaret) tescil etmek
- record
- en yüksek
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir.
- Food prices are at their highest level since the United Nations Food and Agriculture Organization began keeping records in 1990.
- record
- (Kanun) tescil
- record
- rekor kıran
- closed circuit recording
- kapalı devre kayıt
- direct recording
- doğrudan kayıt
- electron beam recording
- elektron demetiyle kayıt
- electrostatic recording
- elektrostatik kayıt
- film recording
- film kaydı
- hill and dale recording
- inişli çıkışlı kaydetme
- magnetic recording
- manyetik kayıt
- magnetic recording head
- manyetik kayıt kafası
- magnetic sound recording
- manyetik ses kaydı
- polysomnographic recording
- polisomnografik kayıt
- record
- kayıt yapmak
- record
- defter
- record
- dosya
Dosya bakanlığa gönderildi.
- The record was sent to the ministry.
- record
- {f} kaydet
Konuşmamızı kaydettim.
- I recorded our conversation.
Birkaç cümle kaydetti.
- She recorded a few sentences.
- record
- (görüntü/ses) almak
- record
- deftere kaydetmek
- record
- plak/rekor/kayıt
- record
- şöhret
Yeni bir rekor kırması, onun şöhretini artırdı.
- Setting a new record added to his fame.
- record
- göstermek
Kayıtlarımız henüz ödeme yapmadığınızı göstermektedir.
- Our records show that you haven't paid yet.
- record
- (aygıt) kaydetmek
- sound recording
- ses kaydı
- stereo recording
- stereo kayıt
- tape recording
- bant kayıt
- tape recording
- banda alma
- bootleg recording
- Eserin icracısı ya da telif hakkı sahibi haricinde kişi ya da kişilerce yapılmış ses veya görüntü kayıtı
- digital recording
- dijital kayıt
- dual recording
- çifte kayıt, ikili kayıt
- electronic video recording
- elektronik görüntü saptama
- graphic recording
- grafik kayıt
- helical scan recording
- eğik görüntü saptama
- mobile recording unit
- seyyar kayıt birimi, röportaj arabası
- multiple recording
- çoklu kaydetme
- phonograph recording
- fonograf kaydı
- photo recording
- fotoğraf kaydetme
- record
- kaydet(mek)
- record
- kaydı
- two track recording
- çift yollu kayıt
- video recording
- video kayıt
- white recording
- beyaz kaydı
- assessment and recording
- değerlendirme ve kayıt tutma
- automatic message recording
- otomatik ileti kaydi
- combatant commander; commander; continuous data recording
- (Askeri) muharip komutan; komutan; sürekli veri kaydı
- data recording
- veri kayidi
- dual recording
- (Bilgisayar,Teknik) çifte kaydetme
- dual recording
- ikili kayıt
- error while recording
- (Bilgisayar) kayıt yapılırken hata
- imagery data recording
- (Askeri) görüntü veri kaydı
- imagery data recording
- (Askeri) GÖRÜNTÜ VERİ KAYDI: Görüntü tespiti esnasında sensör kaydındaki matris bloğuna sürat, yükseklik, mevki, zaman gibi hava aracı ve sensorla ilgili bilginin aktarılması
- instrument recording photography
- (Askeri) ALET KAYIT FOTOĞRAFI: Alet verilerinin fotoğrafı
- mobile recording unit
- (Teknik,Televizyon) seyyar kayıt birimi
- mobile recording unit
- (Teknik,Televizyon) röportaj arabası
- multitrack recording system
- cok-izli (cok kanalli) kayit dizgesi
- pause recording
- (Bilgisayar) kaydı duraklat
- record
- recording angel insanın emellerini kaydeden melek
- record
- {f} banda almak
- record
- rekor düzeyde
İngiltere'de istihdam oranı rekor düzeyde.
- The UK employment rate is at a record high.
- record
- def
- record
- {f} yazmak
- record
- {f} not etmek
- record
- (noun) tutanak
- record
- ün
Bunu üniversite radyosunda anlatabilirsin. Her şeyden önce onlar aslında kayıtları çalarlar; ikinci olarak onları yanlış hızda çalmaya devam ederler.
- You can tell this is college radio. First of all, they actually play records; secondly, they keep playing them at the wrong speed.
Sami üniversite kayıtlarını tahrif ediyordu.
- Sami was falsifying his university records.
- record
- plağa almak
- record
- {i} isim
- record
- {f} çekmek
- record
- {i} kütük
- record
- (verb) tutanak yazmak
- record
- {i} vesika
- record
- almak
- record
- tutanak yazmak
- seismic recording
- sismik kayıt
- self recording
- kendi kendine kayıt yapan
- tape recording
- kaset kaydı
- tape recording
- bant kaydı
- tape recording
- banda alma/kaydetme
- tape recording
- görüntü kaydı
- voice recording
- (Bilgisayar) insan sesi kaydederken