Dan ve Linda yeniden uzlaştı.
- Dan and Linda reconciled.
Sami ve Leyla uzlaşmaya karar verdiler.
- Sami and Layla decided to reconcile.
Annem çifti barıştırmaya çalıştı.
- My mother tried to reconcile the couple.
Annem çifti barıştırmayı denedi.
- My mother attempted to reconcile the couple.
Dinler arasındaki uzlaşma dünya barışının temelidir.
- Reconciliation among religions is the foundation of world peace.
Sami'nin Leyla ile uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu.
- Sami had no intention of reconciling with Layla.
Dinler arasındaki uzlaşma dünya barışının temelidir.
- Reconciliation among religions is the foundation of world peace.
Sami'nin Leyla ile uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu.
- Sami had no intention of reconciling with Layla.
... or how do you reconcile the two? ...