Odanın etrafında koşma.
- Don't run around in the room.
Benim odam çok küçük.
- My room is very small.
Hangi odada kalmak istersiniz?
- In which room would you like to stay?
Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
- The living room adjoins the dining room.
Oturma odasında video oyunları oynarken annem bana onunla birlikte alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.
- When I was playing video games in the living room, Mother asked me if I would go shopping with her.
Odadaki herkes ne meydana geldiğiyle ilgili sersemledi.
- Everyone in the room was stunned by what happened.
Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin.
- When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.
Arabanızda ayıracak yer var mı?
- Is there any room to spare in your car?
O yaşlı bir bayana yer açtı.
- She made room for an old lady.
Bir pansiyonda yaşıyorum.
- I live in a rooming house.
Neden benim odamdasın?
- Why are you in my room?
Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
Herkes için yeterli boş yer var.
- There's enough room for everybody.
O odada gerçekten oturmak istemiyorum.
- I really don't want to sit in that room.
Nor shalt thou give me room to doubt whether it be necessity or love, that inspires this condescending impulse.