O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
- He enjoyed reading detective stories.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
Bir kitap okuyan kız Kate'tir.
- The girl reading a book is Kate.
O, kitap okuyan bir çocuğa yaklaştı.
- He approached the boy reading a book.
Bütün günümü o romanı okuyarak geçirdim.
- I spent the whole day reading that novel.
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
Bu kitap iki kez okumaya değer.
- This book is worth reading twice.
Bu kitap okumaya değer.
- This is a book worth reading.
Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım.
- While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.
Onlar kendi gazetelerini okuyor.
- They are reading their newspapers.
Bazı yorumları okurken, insanlar insanlığa olan inançlarını tamamen kaybedebilirler.
- When reading certain comments, people can completely lose faith in humanity.
Yorum eklemek şifreyi okumayı daha kolay hale getirir.
- Adding comments makes reading the code easier.
Diğer bazı kitapları okumaya çalışmayı planlıyorum.
- I plan to try reading some other books.
Onların arabalarında önce Irak sonra Fransa diye okunan çıkartmalar vardı.
- They had stickers on their cars reading: First Iraq then France.
Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
- I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
- Is she reading a book? Yes, she is.
Okumaktan zevk alıp almayacağını belirleyen okuyucunun kendisidir.
- It's the reader that determines whether they extract pleasure from reading.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Kitap okumak için zamanım yok.
- I have no time to read books.
Cenevre Üniversitesi Kütüphanesi'nin iyi bir okuma salonu vardır.
- The Geneva University Library has a good reading room.
O kitabı hiç okumadım.
- I never read that book.
O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
- Is she reading a book? Yes, she is.
İngiliz edebiyatında çok bilgilidir.
- He is well read in English literature.
İncil, dünyadaki en çok çevrilip okunan kitaptır.
- The Bible is the most translated and read book in the world.
Bu, ülkemizde çok okunan bir kitap oldu.
- This book has become widely read in our country.
Burası okumak için yeterince aydınlık değil.
- It's not light enough in here to read.
Nancy, bu kitabı okumuş olamaz.
- Nancy cannot have read this book.
O, bu kitabı okumuş olamaz.
- He can't have read this book.
İngiliz edebiyatında çok bilgilidir.
- He is well read in English literature.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.
- You have only to read this article to see how serious the accident was.
Onu anlamak için, yalnızca bu kitabı okumak zorundasın.
- To understand it, you have only to read this book.
Bu kitabı her okuyuşumda yeni bir şey keşfediyorum.
- Every time I read this book, I discover something new.
Bu, incili ilk kez okuyuşum.
- This is the first time for me to read the Bible.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
O kitabı hiç okumadım.
- I never read that book.
Post-reading activities in classroom.
a reading of the current situation.
a speedometer reading.
a poetry reading.
reading glasses.
While reading a book, I fell asleep.
- I fell asleep while reading a book.
This book is worth reading again.
- This book is worth reading twice.
The self-described psychic was merely using cold reading.
On the door hung a sign that read, Proper Safety Equipment Required Beyond This Point..
I am reading theology at university.
He doesn’t like to read.
In Livy, it is nearly certain that for Pylleon we should read Pteleon, as this place is mentioned in connection with Antron.
All right, class, who wants to read next?.
Eliminate illogical (read: stupid) answer choices.
Every time I go outside, I worry that someone will read me.
Arabic reads right to left.
I can read his feelings in his face.
But now, faire Ladie, comfort to you make, / And read / That short reuenge the man may ouertake .
Do you read me?.
And when he finishes supper / Planning to have a read at the evening paper / It's Put a screw in this wall - / He has no time at all.
... So I was reading about all of this and I'm researching all ...
... your reading problem can end up being ...