O, kıyıya ulaşmak için aşırı derecede çaba sarfetti.
- He made desperate efforts to reach the shore.
Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.
- We have had difficulty reaching you by phone.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.
- They are negotiating to reach a satisfactory compromise.
Hava kararmadan otele varmak istiyorum.
- I want to reach the hotel before it gets dark.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
- She's too short to reach the top.
Zararları bir milyon yene ulaştı.
- Their losses reached one million yen.
Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
- Tom was too short to reach the top shelf.
Tom Mary'ye dokunmak için uzandı.
- Tom reached out to touch Mary.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to reach Tom.
Bu kitabın onun kavrayışının ötesinde olduğunu düşünüyorum.
- I think this book is beyond his reach.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
- We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
Ayağa kalktı ve şapkasına uzandı.
- He stood up and reached for his hat.
Masanın üzerinden uzandı ve elimi sıktı.
- He reached across the table and shook my hand.
İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
- The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
Tom silahına davranmayı düşündü fakat yapmamaya karar verdi.
- Tom thought about reaching for his gun, but decided not to.
If we look to the nether reaches of the list, we find some anomalies.
The Thembu tribe reaches back for twenty generations to King Zwide.
Reach for your dreams.
In 3 years, he reached the position of manager.
... companies in the world, and it reaches so ...
... connected Europe, Asia, and Africa, now reaches across the Atlantic. ...