تعريف ranking في الإنجليزية التركية القاموس.
- en yüksek rütbeli
- (Askeri) tasnif
- en rütbeli
- {s} ask. en yüksek rütbeli
- geç/diz/sayıl/say
- {s} en yüksek mevkide/makamda olan
- rank
- rütbe
O, general rütbesine ulaştı.
- He reached the rank of general.
O, albay rütbesine sahiptir.
- He holds the rank of colonel.
- rank
- sıra
Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
- His rank isn't high enough for that position.
O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
- He ranked fourth on a total of 56 runners.
- rank
- kademe
- rank
- {i} aşama
- ranking officer
- yüksek rütbeli subay
- rank
- dizmek
- rank
- derece
- rank
- kokmuş
- rank
- dizilmek
- rank
- sıra (birinci gibi)
- rank
- (Ticaret) yüksek makam
- rank
- ekşi
- rank
- sıralamak
- rank
- (bitki) sık ve yaygın
- rank
- kaldıraç
- rank
- bir grubun içinde olmak
- rank
- erler
- rank
- acı
- rank
- gruptan biri sayılmak
- rank
- zümre
- rank
- mevki
Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.
- I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time.
- rank
- makam
- rank
- (Gıda) dizin
- rank
- yer almak
Pamuk, dünyanın en önemli ürünleri arasında yer almaktadır.
- Cotton ranks among the world's most important crops.
Amerikan dergisi Uluslararası Yaşam'a göre, Uruguay dünyada en güvenli yirmi ülke arasında yer almaktadır.
- According to the American journal International Living, Uruguay is ranked among the twenty safest countries in the world.
- rank
- (Matematik) rank
- rank
- kerte
- rank
- derecelendirme yapmak
- rank
- derecelendirmek
- superior
- (Tıp) süperiyor
- superior
- yüksek (rütbe, sınıf)
- world ranking
- dünya sıralaması
- higher ranking
- yüksek sınıftan
- lower ranking
- alt kıdemli
- rank
- (koku ya da tat) kötü
- rank
- addetmek
- rank
- sayılmak
- rank
- rütbe vermek
- rank
- sıraya koymak
- rank
- düzene koymak
- rank
- dizi
- rank
- saymak
- rank
- belli bir yeri ya da rütbesi olmak
- rank
- yüksek rütbe
Biz yüksek rütbeli üç antrenörle tanıştık.
- We met three coaches of high rank.
Tom yüksek rütbeli subay.
- Tom is the ranking officer.
- rank
- en yüksek derece ya da rütbede olmak
- rank
- gelmek
- rank
- paye
- rank
- {f} sıraya koy
- superior
- yüksek kaliteli
- superior
- üst
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
- These products are superior to theirs.
Bu kumaş ona göre daha üstün.
- This cloth is superior to that.
- superior
- üstün nitelikli
- high-ranking
- Yüksek rütbeli
Bir general yüksek rütbeli bir subaydır.
- A general is a high-ranking military officer.
- highest ranking student of the department
- bölüm birincisi
- lower ranking
- düşük rütbeli
- priority ranking
- Öncelik sırası, öncelik sıralaması
- rank
- Dizilmek, sıralanmak
The birds ranked on the roof.
- high ranking
- yüksek rütbeli
- rank
- sık ve yaygın
- rank
- {f} yüksek rütbeli olmak
- rank
- düzey sırası
- rank
- {s} tam
- rank
- yüksek mevki
- rank
- {i} sınıf
- rank
- {s} bol
- rank
- {s} gür
- rank
- {s} bozulmuş
- rank
- {f} rütbesi olmak
- rank
- {s} kaba saba
- rank
- {i} saf
Onun kraliyet ailesinin saflarına düzgün girişi bu korkuların giderilmesine yardımcı olacaktır.
- Her smooth entry into the ranks of the royal family will help to dispel these fears.
- rank
- {s} bereketli
- rank
- haksız
- rank
- {s} iğrenç
- rank
- {i} ask. rütbe
- rank
- {i} tabaka
- rank
- yüksek konum
- rank
- uzun veya sık büyümü
- rank
- keskin
- rank
- mevki/sıra
- rank
- ağır kokulu
- rank
- {s} kokuşmuş
- rank
- bitek
- rank
- daniska
- rank
- (Askeri) ASKERİ MERTEBE: Askerlik hizmetinde bulunan şahıslara yönetmelikler veya kanunlarla tespit edilen sınırlar dahilinde komuta hakkı ve yetkisi tanıyan sıra. Bunu rütbe anlamına gelen (grade) terimi ile karıştırılmamalıdır. Buna (military rank) de denir
- rank
- {f} 1. derecelendirmek, sıraya koymak: The teacher ranks her
- rank
- {s} verimli
- rank
- kötü
- rank
- geç/diz/sayıl/say
- rank
- {s} kaba
- rank
- keskin/kaplı/gür
- rank
- {s} çok
- rank
- {f} yer vermek
- rank
- rütbe,v.sıraya koy: n.sıra
- rank
- {s} bakımsız (bahçe)
- rank
- {f} sıra olmak
- rank
- {s} alâsı
- rank
- mertebe
- superior
- {s} kibirli
- superior
- (isim) üst, üstün kimse, başrahip
- superior
- üstün derecede olan kimse
- superior
- superior,üstün
- superior
- (İnşaat) yüksek, üstün
- superior
- üst tarafında bulunan
- superior
- manastırda baş rahip
- superior
- (Biyoloji) superior
- superior
- {s} asil
- superior
- {s} üstteki
- superior
- (Tıp) Üst, üst tarafında bulunan, yukarı, üstte
- superior
- fevkinde
- superior
- satırdan yukarı basılmış rakam veya harf
- superior
- {s} üstünlük taslayan