Demiryolu işçileri yarın greve gidiyorlar.
- The railroad workers are going on walkout tomorrow.
O, demiryolunu kavramaya çalıştı.
- He tried to grasp the rail.
Sonra korkuluk yol verdi.
- Then the railing gave way.
Tom korkulukta kendini desteklemek zorunda kaldı.
- Tom had to support himself on the railing.
Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.
- A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.
Tom raya yaslanıyordu.
- Tom was leaning against the rail.
Birlik üyeleri, hafta sonu ceza oranlarını azaltmak için tekliflere sövüp saydılar.
- Union members railed against proposals to cut weekend penalty rates.
Tom korkulukta kendini desteklemek zorunda kaldı.
- Tom had to support himself on the railing.
Sonra korkuluk yol verdi.
- Then the railing gave way.
his breste and his brayle was bloodé – and hit rayled all over the see.
Chief Joyi railed against the white man, whom he believed had deliberately sundered the Xhosa tribe, dividing brother from brother.