(for someone unpleasant) to make one wish that (his predecessor) had never left: Bu yeni patron Ahmet Bey'e rahmet okuttu. This new boss has made us rue the day Ahmet Bey left
1. (for someone, something) to be so bad that he/she/it makes one yearn for (someone or something else who/which is in himself/herself/itself undesirable): Fecri bir felaketti, fakat Feyman, Fecri'nin babasına rahmet okutuyor. Fecri was a disaster, but Feyman is so awful he makes us yearn to have Fecri back again. 2. (for someone) to be so wonderful he/she makes you want to bless the father that begot him/her
(Osmanlı Dönemi) Mc: Yağmur.(...Sâni-i Âlem'in her şeyi içine almış ve her şeyi istilâ ve istiab etmiş bir rahmet -i vâsiası vardır. Vâlidelerin, hattâ bir cihette nebatatın evlâdına olan şefkatleri ve küçük, zayıf yavrularının sühulet-i rızkları, o rahmet deryasından bir katredir. M.N.)