Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
- Allocate a room for research purposes.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
- He went to Italy for the purpose of studying music.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
Palyaço kasıtlı olarak düştü.
- The clown fell down on purpose.
Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık.
- We skipped his turn on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Tom kasten camı kırdı.
- Tom broke the window on purpose.
Bunu kasten yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Onu bile bile yaptın.
- You did that on purpose.
Bunu bile bile yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
Bunu kasten yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Tom onu bilerek yaptı.
- Tom did it on purpose.
O hatayı bilerek mi yaptın?
- Did you make that mistake on purpose?
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Tom bilerek son sayfayı boş bıraktı.
- Tom purposely left the last page blank.
Ben onu bilerek yapmadım.
- I purposely didn't do that.
Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
- You purposely gave the wrong answer, didn't you?
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that purposely?
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.
- He went to Austria for the purpose of studying music.
Dünya barışını korumak, Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından biridir.
- Preserving world peace is one of the main purposes of the United Nations.
Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
- Allocate a room for research purposes.
Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi.
- Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary.
Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
- You purposely gave the wrong answer, didn't you?
The dative of purpose is rare in this type of writing.
This poem is filled with datives of purpose.
I bought a pen and some paper to write a note, is an example of an infinitive of purpose.
That wasn't an accident! You did it on purpose!.
An all-purpose cleaner.
... with your life's purpose? ...
... we win it. That's the civil war over general purpose computation. Let's stipulate that ...