Roy'un herkesin içinde bir şarkı söylediğini hiç duymadım.
- I have never heard Roy sing a song in public.
O, herkesin içinde benimle alay etti.
- He made fun of me in public.
Herkesin önünde ona gülündü.
- He was laughed at in public.
Tom herkesin önünde konuşmak zorunda olduğunda sinirlenir.
- Tom becomes nervous whenever he has to speak in public.
Bir kadına alenen yardım etme. Şüpheli görüneceksin.
- Don't help a woman in public. You'll look suspicious.