Onlar öğretmenlerini eğlendirmek için bir gösteri koydular.
- They put on a show to entertain their teachers.
İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
- Television enlightens the viewers as well as entertains them.
Sirk bizi çok eğlendirdi.
- The circus entertained us very much.
O, ailesinin geçimini sağlayamaz.
- He is unable to provide for his family.
Geçimini sağlaması gereken büyük bir ailesi var.
- He has a large family to provide for.
O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
- He works day and night to provide for his family.
Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your sister.