Genel müdür ofisin dışındaki protestocuları görmezden geldi.
- The president ignored the protesters outside his office.
Protestocuların üçü yaralandı.
- Three of the protesters were wounded.
Polis, göstericilere birçok göz yaşartıcı bomba attı.
- The police threw many tear-gas grenades at the protesters.
Göstericilerle polis arasında şiddetli çatışmalar patlak verdi.
- Violent clashes broke out between the protesters and the police.
İnsanlar nükleer silahlara karşı protesto ediyor.
- People are protesting against nuclear weapons.
O yeni planı protesto etti.
- He protested against the new plan.
Bütün öğrenciler savaşı protesto ettiler.
- All the students protested against the war.
Amerikan işçileri protesto etmeye başladı.
- American workers began to protest.
Göstericilerle polis arasında şiddetli çatışmalar patlak verdi.
- Violent clashes broke out between the protesters and the police.
O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
- He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.
- He submitted his resignation in protest of the company's policy.
Muhtemelen insanların gösterilere protesto etmek için değil, sadece kendilerini göstermek için gittiklerini demek istiyor.
- He probably meant that people only go to demonstrations to show themselves and not to protest.
Güney'in protesto etmek için iyi bir nedeni olduğunu söyledi.
- He said the South had good reason to protest.
The protesters thronged Trafalgar Square and sang anti-war songs.
I protest my innocence.
Some people believe with great fervor preposterous things that just happen to coincide with their self-interest. Tax protesters have convinced themselves that wages are not income, that only gold is money, that the Sixteenth Amendment is unconstitutional, and so on. These beliefs all lead--so tax protesters think--to the elimination of their obligation to pay taxes.''.