pron. other, secondary; one more

listen to the pronunciation of pron. other, secondary; one more
الإنجليزية - التركية

تعريف pron. other, secondary; one more في الإنجليزية التركية القاموس.

another
{s} öbür
another
başka

Çin'de başka bir arkadaşım var. - I have another friend in China.

Onu başka bir şekilde söyle. - Say it in another way.

another
bir daha

Onu bir daha deneyeceğiz. - We're going to give it another try.

Buna bir daha bakmanı istiyorum. - I'd like you to take another look at this.

another
{s} farklı

Oldukça farklı bir nedenden dolayı ona yazdım. - I wrote to him for quite another reason.

Bu, farklı bir çift ayakkabı. - This is an another pair of shoes.

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

Otobüsler art arda ayrıldı. - The buses left one after another.

Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok. - For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Bu odayı sevmiyorum. Başka bir tane alabilir miyim? - I don't like this room. May I have another one?

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

another
bir tane daha

Sana bir tane daha alayım. - Let me buy you another one.

Lütfen bir tane daha al. - Please take another one.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun. - When you remember your own crimes, you forget another's.

Başka biri için yer var mı? - Is there space for another person?

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

Onlar bunu bir başka gün bitirecekler. - They'll finish this another day.

another
başkası

Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim. - When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.

Başkasını bulmalıyım. - I have to find another one.

another
diğeri

Bir gün geçti. Sonra diğeri. - One day passed. Then another.

Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir. - It is one thing to promise, and another to perform.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
الإنجليزية - الإنجليزية
another
pron. other, secondary; one more
المفضلات