Şehir bir endüstri merkezidir.
- The town is an industrial community.
Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.
- Banks are cutting lending to industrial borrowers.
Japonya bir sanayi ülkesidir.
- Japan is an industrial nation.
Sanayi Devrimi ilk defa İngiltere'de ortaya çıkmıştır.
- The Industrial Revolution took place first in England.
Onun bir endüstriyel casus olabileceğini fark ettim.
- It occurred to me that he might be an industrial spy.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Ülken için ölüyor olduğunu düşünürsün; sanayiciler için ölürsün.
- You think you are dying for your country; you die for the industrialists.
Handicraft is less standardized then industrial products, hence less artistic or rather flawless.