O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor.
- He behaves well in school but at home he causes problems.
Onların Yeni Zelanda'dadaki tüneller ile ilgili çok sayıda sorunları olduklarını duydum.
- I hear they have a lot of problems with the tunnels in New Zealand.
Bu evvela üzerinde çalışmamız iktiza eden meseledir.
- This is the problem we should work on first.
O bir Birinci Dünya meselesidir.
- That's a First World problem.
Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
- There seems to be some genetic problem with this animal.
Bu yazılımı derlerken bazı sorunlarla karşılaşıyorum.
- I'm having some problems compiling this software.
Sorun konusunda sessiz kaldı.
- She kept silent about the problem.
Bir çocuğu ne kadar şımartırsak, o kadar problemli olur.
- The more we spoil a child, the more problematic he will be.
Erkek arkadaşın sorunlu bir kişi ama bırakmak ya da kopmak için yeterince iyi bir neden değil.
- Your boyfriend is a problematic person, but that's not a good enough reason to give up or break off your relationship.
Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?
- Can you identify the problem areas?
I heard about the problems Tom caused.
- Ben Tom'un neden olduğu problemler hakkında duydum.
Erection problems can have various causes.
- Ereksiyon problemlerinin çeşitli nedenleri olabilir.
Tiny mistakes can sometimes lead to big trouble.
- İnce hatalar bazı zamanlar büyük problemlere yol açar.
Do you have trouble sleeping?
- Uyumada problem yaşıyor musun?
Did Tom solve the geometry problem? He said he didn't manage to. The question was too difficult for him, as well.
- Tom geometri problemini çözdü mü? Başarmadığını söyledi, soru onun için de zordu.
... we're going to have problems. ...
... the hard networking problems and manage all of the device ...