Daha önceki evimiz İsveç'teydi.
- Our former home was in Sweden.
Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
- With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.
- Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former.
Filmin ilk yarısı sıkıcıydı.
- The former half of the film was dull.
Eski öğrenciyle tokalaştım.
- I shook hands with the former student.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln greeted his former political rival.