previous, of the past; prior, earlier; past; ancient; first

listen to the pronunciation of previous, of the past; prior, earlier; past; ancient; first
الإنجليزية - التركية

تعريف previous, of the past; prior, earlier; past; ancient; first في الإنجليزية التركية القاموس.

former
{s} önceki

Daha önceki evimiz İsveç'teydi. - Our former home was in Sweden.

Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum. - With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.

former
evvelki
former
{i} gövde (uçak)
former
(Askeri) kalıplayıcı
former
kalıpçı
former
(Askeri) dökümcü
former
(Askeri) taslakçı
former
{i} sınıf öğrencisi
former
ilk

Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim. - Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former.

Filmin ilk yarısı sıkıcıydı. - The former half of the film was dull.

former
{s} eski

Eski öğrenciyle tokalaştım. - I shook hands with the former student.

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı. - Lincoln greeted his former political rival.

former
(sıfat) önceki, eski, geçen, sabık, geçmiş
former
biçimlendirici şey veya kimse
former
{s} the birinci, ilk, ilk söylenen
former
öncel
former
former times geçmiş zaman
former
(isim) biçimlendirici, gövde (uçak), sınıf öğrencisi
former
önceki şey/kimse
former
eski günler
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} former
previous, of the past; prior, earlier; past; ancient; first
المفضلات