Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
- Their relationship really started gaining momentum.
Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu.
- The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength.
Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.
- You're not gaining anything by doing so.