Olacak şeye Tom'u hazırlamak için elimizden geleni yaptık.
- We did our best to prepare Tom for what was going to happen.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test in English.
Onun adamlarını savaşa hazırlanmak için zamanı vardı.
- He had time to prepare his men for battle.
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
- The cook prepares different dishes every day.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Şimdi onu yapmak için hazırım.
- I'm prepared to do that now.
O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
- She prepared the meal in a very short time.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Abdulhamid politicised the army and prepared the ground for his own fall.
O şimdi akşam yemeği hazırlamakla meşgul.
- She is busy preparing supper now.
Tom raporu hazırlamakla sorumludur.
- Tom is responsible for preparing the report.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
O, üniversite için hazırlanıyor.
- She is preparing for college.
Her önceden iyi hazırlanmış.
- Everything was prepared well in advance.
Hazırlanmış olsan iyi olur.
- You'd better be prepared.
Benim yemekler annem tarafından hazırlanmaktadır.
- My meals are prepared by my mother.
Sami risk almak için hazırlanmak zorundaydı.
- Sami had to be prepared to take risks.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Toplantı için dikkatlice hazırlandı.
- He prepared carefully for the meeting.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Tom sınav için iyi hazırlandı.
- Tom was well prepared for the exam.
O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.
- He was in charge of preparing a magazine for publication.
O, sınava hazırlanmakla meşgul.
- He is busy preparing for the examination.
Tom onun için hazırlıklı değildi.
- Tom hadn't been prepared for that.
Her zaman en kötü için hazırlıklı olmalıyız.
- We must always be prepared for the worst.
We prepared the spacecraft for takeoff.
She prepared a meal from what was left in the cupboards.
We prepared a fish for dinner.
We prepared for a bumpy ride.
The journalist interviewed an eye-witness who was not prepared to disclose his identity.
... How can we prepare our workforce to be able to plug in to this ...
... prepare before the disaster happens. ...