Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.
- My decided preference is the fourth and the last of these alternatives.
Birinin dinlediği müzik türü bir tercih meselesidir.
- The kind of music one listens to is a matter of preference.
Hayatta zorluk seçimdir.
- The difficulty in life is the choice.
Tom Mary'nin doğru bir seçim yaptığına inanıyor.
- Tom believes Mary made the right choice.
Bana bu konuda seçme hakkı bırakmıyorsun.
- You leave me no choice in the matter.
Sana bir seçme hakkı veriyoruz.
- We're giving you a choice.
Sana bir seçme hakkı veriyoruz.
- We're giving you a choice.
Test çoktan seçmeliydi.
- The test was multiple choice.
Bu bir tercih değil, önceliktir.
- It's a priority, not a preference.
... on preference to the economic side thereof constant preference going around ...
... preference of continuous utility maximization ...