Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.
- Praying for Tom is all you can do.
Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
- She went down on her knees to pray.
Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.
- Tom prays to God once in a blue moon.
Tom her zaman yemekten önce dua eder.
- Tom always prays before eating.
Leyla yalvarmaya başladı.
- Layla started praying.
Biz dua etmek için diz çöktük.
- We knelt down to pray.
Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
- We all knelt down to pray.
Leyla af dilemek için dua etti.
- Layla prayed for forgiveness.
Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.
- Praying for Tom is all you can do.
O pis kuyuda beş gün geçirdim. O anda tek çözümüm dua etmekti.
- I spent five days in that filthy well. In that moment, my only solution was praying.
Leyla yalvarmaya başladı.
- Layla started praying.
Well, Major, pray tell us your adventures, for you have frightened us dreadfully.
Other, smaller craters in the North Sea and Ukraine have been prayed in aid of this theory.
But how, pray tell, do you notice something that happens when you're asleep?.
Pray tell us, how will they fare while you are away?.
... SOMETIMES I JUST PRAY-PRAY ...
... to pray ...