My uncle is a practicing dentist.
He used every chance to practice English.
- İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.
It takes years of practice to play the piano well.
- Piyanoyu iyi çalmak için, yıllarca pratik yapmak gerekir.
I want to practise my English.
- İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.
He usually wants to practise his English on me.
- O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
Tom practised his speech in front of the mirror.
- Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.
I want to practise my English.
- İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.
He usually wants to practise his English on me.
- O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
I think you've practiced enough.
- Sanırım yeterince pratik yaptın.
I practiced every day.
- Her gün pratik yaptım.
Do you practice any sport?
- Herhangi bir sporu pratik yapıyor musun?
Can you practice Japanese with me?
- Benimle Japonca pratik yapar mısın?
I want to practice with you.
- Sizinle pratik yapmak istiyorum.
I want to practice with you.
- Seninle pratik yapmak istiyorum.