Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
- Praise stimulates students to work hard.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
- Praise stimulates students to work hard.
Herkes onun kahramanlığını övdü.
- Everybody praised his heroism.
O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.
- On one hand he praised my report, but on the other hand he criticized it.
Patronum çok çalışmam için beni methetti.
- My boss praised me for my hard work.
Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senators will praise my act.
Mary'yi övmeyi seviyorum.
- I like to praise Mary.
Silvia'nın onu övmeyen sert bir babası vardı.
- Silvia had a stern father who never praised her.