Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Tom övgüye değer seçildi.
- Tom was singled out for praise.
Tom kesinlikle övgüyü hakediyor.
- Tom certainly deserves praise.
Herkes onun kahramanlığını övdü.
- Everybody praised his heroism.
Herkes kendi yaptığıyla övünür.
- Every fox praises its tail.
Onu çalışkanlığı için methettim.
- I praised him for his diligence.
O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.
- On one hand he praised my report, but on the other hand he criticized it.
Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senators will praise my act.
Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Silvia'nın onu övmeyen sert bir babası vardı.
- Silvia had a stern father who never praised her.