Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
التركية - الإنجليزية
تعريف poz في التركية الإنجليزية القاموس.
- {i} pose
They all posed for a picture.
-Onların hepsi bir resim için poz verdi.
They posed for a picture in front of the castle.
-Onlar kalenin önünde bir resim için poz verdiler.
- exposure
- phot. exposure, exposure time
- pose; exposure
- attitude
- pose (of the body)
- posture
- time exposure
- pose, posturing, attitudinizing
- copy
- (Meteoroloji) poise
- assumption
- item
- poz verme
- sitting
- poz vermek
- to pose (for an artist or a photographer)
- poz vermek
- to pose for
- poz vermek
- pose for
- poz vermek
- pose
- poz vermek
- sit
- poz vermek
- posture
- poz atmak/kesmek/yapmak
- to pose, posture, attitudinize
- poz süresi
- shutter speed
- poz verdirmek
- pose
- poz veren kimse
- poser
- poz vermek
- sit for
- poz yapmak
- strike an attitude
- poz yapmak
- attitudinize
- poz yapmak
- to affect
- poz veren kişi
- poser
- Poz vermek
- (deyim) strike a pose
Mujgan walked into the room and struck a pose.
- aynı filme yanlışlıkla üst üste çekilen poz
- double exposure
- poz vermek
- poser
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف poz في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) Fr. Fotoğraf alınırken kendine düzen vermek, tavır takınmak. Kımıldamadan durduğu halde kalmak
- Resim ve fotoğrafta duruş: "Yastıkları hastaya vereceğim yan oturma pozuna göre dizdim."- R. N. Güntekin
- Duruş
- Fotoğrafta objektifin açık kaldığı süre
- Kurum, çalım
poz
النطق
Resimler
السابق
المفضلات