Geleceğin olasılıklarla dolu.
- Your future is full of possibilities.
Bu olasılıkları zaten kontrol ettim.
- I've already checked those possibilities.
Fabrikayı kapatmak zorunda olmayacağımıza dair bir olasılık var.
- There is a possibility that we won't have to shut down the factory.
Adamın öldürüldüğüne dair bir olasılık var.
- There's a possibility that the man was murdered.
Tom Mary'nin ondan hoşlanmamış olma ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that Mary didn't like him.
Tom oğlunun hâlâ canlı olduğu ihtimalini gözardı etmeyi reddetti.
- Tom refused to rule out the possibility that his son was still alive.
Tom, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.
- Tom has been sentenced to life in prison without the possibility of parole.
... I think that possibilities for some of those things are ...
... and addressed, as well as the possibilities, we can only ...