تعريف pooling في الإنجليزية التركية القاموس.
- (Pisikoloji, Ruhbilim) havuzlama
- ortaklama
- toplanıyor
- pool
- havuz
Tom ve Mary havuzu olan bir ev satın almakla ilgilenmiyorlar.
- Tom and Mary aren't interested in buying a house with a pool.
Tom yarın öğleden sonra havuzu temizleyemeyeceğini söyledi.
- Tom said he couldn't clean the pool tomorrow afternoon.
- pooling of capital
- (Ticaret) sermayenin birleşmesi
- pooling of capital
- (Ticaret) şirketler arası birleşmeler
- pool
- {i} bilardo (amerikan)
If you want to play pool or darts this bar has it all - Bilardo yada dart oynamak istersen bu bar tam aradığın yer.
- pool
- {i} on beş top ile oynanan bir çeşit bilardo
game played on a billiard table with a cue ball and 15 other balls that are driven into pockets.
- pool
- {i} yüzme havuzu
Bu otelin bir spor salonu ve bir yüzme havuzu vardır.
- This hotel has a gym and a swimming pool.
Otelin yüzme havuzunu kullanabilirsiniz.
- You can use the hotel's swimming pool.
- pool
- {f} kârı paylaşmak
- pool
- {i} petrol rezervi
- pool
- {i} tröst
- pool
- {f} toplan
- pool
- spor toto
- pool
- {i} birlik
Tom, çocuklarıyla birlikte havuzda yüzüyor.
- Tom is swimming with his kids in the pool.
- pool
- {i} kartel
- pool
- rekabete meydan vermemek için mal fiyatlarını kontrol altmda tutan tüccarlar birliği
- pool
- ticaret birliği kurmak amacıyla para ve sermayeleri bir araya getirme
- pool
- {i} pot
- pool
- {i} fon
- pool
- {f} tröst kurmak
- pool
- havuz,v.toplan: n.havuz
- pool
- {f} birleştirmek
- pool
- (Tıp) Kan toplanması, kan birikimi
- pool
- ekip
- pool
- {i} tic. rekabeti önlemek için fiyatları kontrol altında tutan
- pool
- çalışma grubu
- pool
- {f} fon oluşturmak
- pool
- (Askeri) İKMAL MERKEZİ TEŞKİL ETMEK: Başka faaliyet unsurlarının, ihtiyaç halinde çekebilecekleri bir vasıta veya personel ikmalini elde bulundurmak ve idare etmek. Bir ikmal merkezi teşkilinin belli başlı maksadı, toplu halde tutulan (akaryakıt merkezi, iş ve malzeme merkezi gibi) vasıta ve personelin kullanılmasında azami verim sağlanmasına yardımcı olmaktır
- pool
- bahis tutuşmada veya kumarda ortaya konulan para
- pool
- {f} para koymak
- pool
- {i} isk. ortaya konulan para
- pool
- {i} gölet
- pool
- {i} su birikintisi
- pool
- bilardo
Tom ve Mary bilardo oynuyorlar.
- Tom and Mary are playing pool.
Tom'un bodrum katında bir bilardo masası var.
- There's a pool table in Tom's basement.
- pool
- bahçe havuzu
- pool
- iskambilde ortaya konulan para
- pool
- bir merkezde toplamak
- pool
- (Ticaret) ortak sermaye
- pool
- irkinti
- pool
- (Ticaret) ortak fon
- pool
- (Ticaret) havuzda toplamak
- pool
- (Ticaret) kartel oluşturmak
- pool
- (Ticaret) ortak fona koymak
- pool
- amerikan bilardo
Amerikan bilardosu nasıl oynanır bilmiyorum.
- I don't know how to play pool.
- pool
- toplanmak
- pool
- (Ticaret) havuz sistemi
- pool
- öneri
- pool
- toplamak
- pool
- ortaya konan para
- pool
- takım
- pool
- Amerikan bilardosu
Amerikan bilardosu nasıl oynanır bilmiyorum.
- I don't know how to play pool.
- pool
- paylaşmak
- pool
- ç.spor toto
- pool
- su birinkintisi
- pool
- gölcük
- car pooling
- aynı yada yakın işyerinde çalışan ve yakın yerlerde oturan kişilerin dönüşümlü olarak birbirlerinin arabalarıyla işe gidip gelmeleri
- cash pooling
- (Finans) Nakit biriktirme
- pool
- toplan(mak)
- pool
- havuzu
- risk pooling
- risk havuz
- pool
- Birden çok işletmenin bir grup başkanının yönetimi altında, belirli bir işi gerçekleştirmek amacıyla belirli bir süre için oluşturdukları topluluk
- pool
- Belirli bir işi gerçekleştirmek amacıyla belirli bir süre için oluşturdukları topluluk