point of transaction; see pos

listen to the pronunciation of point of transaction; see pos
الإنجليزية - التركية

تعريف point of transaction; see pos في الإنجليزية التركية القاموس.

pot
{i} çanak

Tom doğrudan çanaktan güveç yedi. - Tom ate the stew straight from the pot.

Antik bir çanak çıkarıldı. - An antique pot was dug out.

pot
{i} tencere

Havuçları tencereye koy. - Put the carrots in the pot.

Tencereyi kaynatan paradır. - Money will make the pot boil.

pot
pota

Fizikçi, nükleer füzyonun potansiyel tehlikesinin farkındaydı. - The physicist was aware of the potential danger of nuclear fusion.

Herkes kendi potansiyeline güvenir. - Everyone believes in their own potential.

pot
kap

Kapta hiç şeker var mı? - Is there any sugar in the pot?

Akşam yemeği için kalmaya ne dersiniz? Ben büyük bir kap güveç yapıyorum. - How about staying for dinner? I'm making a big pot of stew.

pot
oturak
pot
esrar

Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler. - When I was in Spain, I listened to this kind of music. It was very fast and its fans smoked pot in order to dance to it.

pot
kap,v.dik: n.kap
pot
akıntının nehir dibinde açtığı yuv
pot
{f} konservelemek
pot
{i} pot
pot
baca başlığı
pot
bir kap dolusu
pot
maden veya topraktan yapılmış yuvarlak kap
pot
{f} cebe indirmek
pot
{i} lazımlık
pot
{i} göbek

Son zamanlarda top gibi bir göbek büyütüyorum. Bu orta yaş olmalı. - Lately, I've been growing a pot belly. It must be middle age...

pot
(isim) kap, demlik, cezve, çanak, saksı, çömlek, testi, kupa, toprak kap, pot, ortaya konan para, pota (maden), lazımlık, esrar
pot
{i} toprak kap, çömlek
pot
{i} argo haşiş
pot
lazı

Bize daha fazla patates lazım. - We need more potatoes.

الإنجليزية - الإنجليزية
pot
point of transaction; see pos
المفضلات