Bir müzisyen seslerdeki küçük farkları anlayabilir.
- A musician can appreciate small differences in sounds.
İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- There are some differences between British English and American English.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.