Bir müzisyen seslerdeki küçük farkları anlayabilir.
- A musician can appreciate small differences in sounds.
İki şey arasında ince farklar var.
- There are subtle differences between the two things.
Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.
- There are significant differences between those two countries.
Yazar Hollandalı ve Amerikalı öğrencilerle çalışırken hangi kültürel farklılıkları buldu?
- What cultural differences did the author find in working with Dutch and American students?
Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.
- There are significant differences between those two countries.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.