Onun davranışları sözleriyle tutarlı.
- Her behavior is consistent with her words.
O, Slav mitolojisinde Yunan veya Roma mitolojilerindeki gibi böyle tutarlı bir düzen olmadığını söyledi.
- He said, that the slavic mythology wasn't such a consistent system like greek or roman mythology.
Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi.
- Our company decided for consistent fees.
Suç oranları son birkaç on yılda sürekli olarak düşüyor.
- Crime rates have been consistently decreasing over the past few decades.
Sami, Leyla ile ilişkisi olduğunu sürekli olarak reddetti.
- Sami consistently denied having an affair with Layla.
The Diurnal motion of the primum mobile, is it not from East to West? And the annual motion of the Sun through the Ecliptick, is it not on the contrary from West to East? How then can you make these motions being conferred on the Earth ... to become consistents?.