Mary bugün çok şirin görünüyor.
- Mary looks pretty today.
Olmak istediğinizde oldukça şirin olabilirsiniz.
- You can be pretty charming when you want to be.
Onun çok sevimli olan bir kızı var.
- He has a daughter who is very pretty.
Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler.
- Most girls think that they are pretty.
O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
- That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.
O oldukça güzel söyledi.
- She sang pretty well.
Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin.
- Tom is pretty sure everything will go well.
Tom Mary'yi oldukça iyi biliyor.
- Tom knows Mary pretty well.
Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.
- I'm pretty sure Tom doesn't believe us.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
İngilizce çok zor, değil mi?
- English is pretty hard, isn't it?
Tom oldukça çok şey yiyebilir.
- Tom can eat pretty much anything.
To escape a violent beating from sailors to whom he has sold a non-functioning car, Jerry takes his stepfamily for a holiday in a trailer park miles away, where, miraculously, young Nick meets a very pretty young woman called Sheeni, played by Portia Doubleday.